Estetik uygulamaların önemli bir kısmı, cildin gençleştirilmesi ve yeniden yapılandırılması üzerine odaklanıyor. Son dönemlerde, doku stimül...
Estetik uygulamaların önemli bir kısmı, cildin gençleştirilmesi ve yeniden yapılandırılması üzerine odaklanıyor. Son dönemlerde, doku stimülasyonu yöntemlerinin oldukça etkili bir rol oynadığını belirten Dr. Yasemin Savaş, doku stimülasyonunun, cilt altındaki kolajen ve elastin üretimini artırarak cildin sıkılaşmasını, gençleşmesini ve daha sağlıklı bir görünüm kazanmasını sağladığını söylüyor.
Estetik dünyasında her geçen gün yeni teknolojiler ve yöntemler geliştiriliyor. Bunlardan biri de doku stimülasyonu olarak adlandırılan yöntem. Cildin yeniden yapılandırılması ve gençleştirilmesi üzerine odaklanan bu tekniğin, kolajen ve elastin üretimini artırarak cildin doğal güzelliğini ortaya çıkardığını söyleyen Kaliteli Yaşam Kliniği Koordinatörü Medikal Estetik Hekimi Dr. Yasemin Savaş, doku stimülasyonu hakkında merak edilenleri anlattı.
Sıkı, genç ve sağlıklı bir cilde sahip olmak mümkün
Özellikle kadınların gençlik ve güzellik arayışında olduğu günümüzde, yaşlanma belirtilerini gidermek, cilt sıkılığını artırmak ve gençleşmek isteyenler için popüler bir seçenek haline gelen doku stimülasyonu, yaş veya genetik faktörlerin yanı sıra güneş, sigara, yanlış ürün veya uygulama gibi dış etkenlere maruz kalan ciltlerde yaşlanma belirtilerini erken dönemde önlemek için tercih edilebiliyor.
Doku stimülasyonunun, medikal estetik hekimleri tarafından uygulanan bir tedavi yöntemi olduğunun altını çizen Dr. Yasemin Savaş, “Bu yöntemde, cildin altına cildin ihtiyacı olan peptit, vitamin, amino asit ve hyaluronik asit karışımlarının enjekte edilerek cilt dokusunun yenilenmesi ve canlanması, DNA hasarının onarımı sağlanır. Bu enjeksiyonlar, cildin içine yerleştirildiğinde kolajen ve elastin üretimini tetikler, böylece cilt daha sıkı, genç, parlak ve sağlıklı bir görünüm kazanır.” açıklamasını yapıyor.
Doku stimülasyonu cilt kalitesini artırıyor
Dr. Yasemin Savaş, doku stimülasyonu tedavisinin genellikle kısa süreli bir işlem olduğunu söylüyor. Yani uygulamanın ardından hastalar hemen günlük yaşamlarına dönebiliyor. Etkisinin 3-5 gün içinde görülmeye başladığını söyleyen Dr. Savaş, 15’inci günden sonra etkisinin tamamen ortaya çıktığını ve yaklaşık 4 ay kadar devam ettiğini de sözlerine ekliyor.
Dr. Savaş uygulamayı şöyle anlatıyor:
“Uygulamada micro iğneler ve kanüller kullanılıyor. Kullanılan temel bileşen ise, cildin taşıyıcı kolonları kolajen liflerini besleyen, destekleyen, nemlendiren harç maddesi hiyalüronik asit. Cildin ihtiyaçlarına göre hiyalüronik aside ek olarak özel cilt canlandırıcı aktif bileşen içeren vitamin, antioksidan, amino asit, peptit, mineral, büyüme faktörleri gibi karışımlar da kullanılabiliyor.
Cildine yatırım yapmak isteyenler için ideal bir uygulama. Yaklaşık 10 dakika süren bu uygulama cilt kalitesini artırarak yeni kolajen üretimini destekliyor, yeni damar oluşumunu ve cildin beslenmesini sağlıyor, cildi nemlendiriyor, sıkılaştırıyor ve taze bir görüntüye kavuşturuyor. Aynı zamanda yaşlanma etkilerini geciktiriyor. Yüz şeklinde, ifade ya da mimiklerde değişikliğe yol açmıyor. Tedavi sonrasında ciltteki iyileşme süreci başlıyor ve zamanla daha genç ve sağlıklı bir görünüm elde ediliyor. Ancak, en iyi sonuçlar için düzenli olarak belirlenen aralıklarla tekrarlanmasını öneriyoruz.”
Farklı yaş gruplarında uygulanabiliyor
Yaşlanmaya karşı önlem almak, güneş ışınları, kirlilik gibi çevresel faktörlerin zararlı etkilerinden korunmak, hasar görmüş cildini onarmak, yenilemek ve yaşlanmanın etkilerini azaltmak isteyenlerin başvurabileceği doku stimülasyonu tedavisi bu yönüyle farklı yaş gruplarında uygulanabiliyor.
Uygulama sıklığı ile sayısının kişiye ve cilde özel olup, cilt tipi, cilt yaşı, cilt kalitesi, kişinin yaşam alışkanlıkları, sosyal yaşantısı ve benzeri parametrelere göre planlandığını söyleyen Dr. Yasemin Savaş, şu hatırlatmayı yapıyor:
“Bununla birlikte, şunu asla unutmamalıyız ki her zaman kombine, tamamlayıcı tedaviler daha etkili ve sonuçları daha uzun sürelidir. Yaşam şekli ve genetik faktörler uygulamanın etkilerinin kalıcılığı üzerinde belirleyici bir rol oynar. Olağanüstü sonuç veren hiçbir tekli tedavi yöntemi yoktur.”
Hiç yorum yok
Yorumlarınızı bekliyoruz