Uzman Klinik Psikoloğu İpek Gökozan "Diyet ile psikoloji arasında doğrudan bir ilişki var. Zayıflarken doğru beslenme ve egzersiz kadar...
Uzman Klinik Psikoloğu İpek Gökozan "Diyet ile psikoloji arasında doğrudan bir ilişki var. Zayıflarken doğru beslenme ve egzersiz kadar psikoloji de önemli bir rol oynuyor. Çoğu zaman diyeti, psikolojik bariyerleri aşamadığımız için bozuyoruz. Zihniniz sizi kandırmaya çalışacak, buna izin vermeyin" diyor.
"Diyete başlıyorum ama tatlı görünce dayanamıyorum, diyeti bozuyorum", "Moralim bozulduğunda yemek yiyorum, sonra da diyetimi bozduğum için moralim bozuluyor ve daha çok yiyorum, tam bir kısırdöngü", "Çok isteyerek başlasam da bir yerden sonra motivasyonum düşüyor ve diyetimi bozuyorum".
Bunlar size tanıdık geldi mi? Zayıflamak için diyete başlayan hemen hemen herkes böylesi tecrübeler yaşamıştır. Üstelik bunların hiçbiri bahane de değil. Hepsi de kilo vermemize engel olan gerçekler, psikolojik bariyerler. Asıl meselelerden biri bunların üstesinden gelebilmek.
Kilo verme amaçlı kalorisi kısıtlanmış gıda XL-S Nutrition tarafından hayata geçirilen Üç Kadın Tek Hedef projesinde yer alan Uzman Klinik Psikolog İpek Gökozan'a göre "Sağlıkla zayıflamanın üç temeli var. Kilo vermenin yolu dengeli beslenme ve egzersiz olduğu kadar psikolojik farkındalıktan da geçiyor. Bu temellerden biri olmadığında veya eksik kaldığında hedefe ulaşmanın zor olduğunun bilincinde olmamız gerekiyor.
Uzman Klinik Psikolog İpek Gökozan şöyle diyor: "Üç Kadın Tek Hedef projesini hayata geçirirken de bunu göz önünde bulundurduk. Farklı yaş gruplarından, kiloları, metabolizmaları farkı, çeşitli nedenlerden dolayı kilo vermekte zorlanan üç kadını sekiz hafta sürecek bir program için bir araya getirdik. Arkalarında profesyonel bir ekip de vardı. Uzman Diyetisyen Cenk Özyılmaz, her biri için dengeli beslenme programları hazırladı, taktik ve tüyolarla yol gösterdi. Fitness eğitmeni Murat Bür, yaşam biçimlerine uygun egzersizlerle daha fit bir bedene kavuşmalarına destek oldu. Ben ise psikolog olarak yemek yeme alışkanlıkları ve psikolojileri arasındaki bağlantıyı kurmalarına yardımcı olmaya çalıştım.
ZİHİNSEL TUTARLILIK İLKESİ
Nitekim diyete başlayan birçok kişi canları bir şeye sıkıldığında yemeğe sarılıyor, kimi istediği sürede istediği kiloyu veremediği için umutsuzluğa kapılıp diyetten vazgeçiyor ya da motivasyonunu yitirdiği için diyet yapmak her geçen gün daha zor hale geliyor.
Uzman Klinik Psikolog İpek Gökozan diyet yaparken zihinsel tutarlılık ilkesinin sonuç üzerinde belirleyici olduğuna dikkat çekiyor: "Diyet yaparken, beslenme düzeninizi değiştiriyor, fiziksel aktivitelerde bulunuyorsunuz. Yani bedeninizi harekete geçiriyorsunuz. Ancak bir de işin düşünce boyutu var. Siz kurallara uyarken, zihniniz size başka şeyler diyecek. Çünkü düşünceler ve davranış değişikliği her zaman aynı anda olmaz. Bazen düşünce değişikliği davranış değişikliğinden sonra gelir. Bu nedenle siz diyet yaparken zihniniz size kandırmaya çalışacak."
Peki ne yapmalı? Gökozan şöyle yanıt veriyor: "Düşüncelerin daha zor değiştiğini ve bu süreçte sizi zorlayacağını hatırlamalısınız". Siz kararlı durursanız, zihin de bedenin arkasından gelir. Zihin ve düşünceler zor değişiyor. Bunu bilerek zihnimize değişmesi için zaman tanımalıyız. Diyet yaparken zorlanacağımız zamanlar olacağını, değişimin zor bir süreç olduğunu kendimize hatırlatmalıyız. 'Zorsa doğru yoldayız' demeliyiz.
HER KİLOLU OBEZ DEĞİL
Obezite, çağımızım hastalığı olarak tanımlanıyor. Obeziteyle ilgili farkındalık yaratmak için 22 Mayıs'ı Dünya Obezite Günü ilan edildi. Obezite, Dünya Sağlık Örgütü tarafından Sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanıyor.
Çoğumuz kilo fazlalığı ile obeziteyi aynı şey zannediyoruz. Oysa her kilolu obez değil. (*)Türkiye'de her beş kişiden birinin obez, her yüz kişiden 34'ünün ise fazla kilolu. Ancak hastalık boyutunda olan obezler ise toplumun yüzde 5'lik kesimine denk düşüyor.
Yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının yüzde 15 ila yüzde 20'sini, kadınlarda ise yüzde 30'unu yağ dokusu oluşturuyor. Erkeklerde bu oranın yüzde 25'in, kadınlarda ise yüzde 30'un üzerine çıktığında obeziteden söz ediliyor. Obezitenin de başlıca sebepleri beslenme alışkanlıkları ve hareketsizlik. Genetik ve psikolojik faktörler nedeniyle gelişen obezite ise daha ender görülüyor.
(*) 2017 yılı TÜİK verilerinden alınmıştır.
"Diyete başlıyorum ama tatlı görünce dayanamıyorum, diyeti bozuyorum", "Moralim bozulduğunda yemek yiyorum, sonra da diyetimi bozduğum için moralim bozuluyor ve daha çok yiyorum, tam bir kısırdöngü", "Çok isteyerek başlasam da bir yerden sonra motivasyonum düşüyor ve diyetimi bozuyorum".
Bunlar size tanıdık geldi mi? Zayıflamak için diyete başlayan hemen hemen herkes böylesi tecrübeler yaşamıştır. Üstelik bunların hiçbiri bahane de değil. Hepsi de kilo vermemize engel olan gerçekler, psikolojik bariyerler. Asıl meselelerden biri bunların üstesinden gelebilmek.
Kilo verme amaçlı kalorisi kısıtlanmış gıda XL-S Nutrition tarafından hayata geçirilen Üç Kadın Tek Hedef projesinde yer alan Uzman Klinik Psikolog İpek Gökozan'a göre "Sağlıkla zayıflamanın üç temeli var. Kilo vermenin yolu dengeli beslenme ve egzersiz olduğu kadar psikolojik farkındalıktan da geçiyor. Bu temellerden biri olmadığında veya eksik kaldığında hedefe ulaşmanın zor olduğunun bilincinde olmamız gerekiyor.
Uzman Klinik Psikolog İpek Gökozan şöyle diyor: "Üç Kadın Tek Hedef projesini hayata geçirirken de bunu göz önünde bulundurduk. Farklı yaş gruplarından, kiloları, metabolizmaları farkı, çeşitli nedenlerden dolayı kilo vermekte zorlanan üç kadını sekiz hafta sürecek bir program için bir araya getirdik. Arkalarında profesyonel bir ekip de vardı. Uzman Diyetisyen Cenk Özyılmaz, her biri için dengeli beslenme programları hazırladı, taktik ve tüyolarla yol gösterdi. Fitness eğitmeni Murat Bür, yaşam biçimlerine uygun egzersizlerle daha fit bir bedene kavuşmalarına destek oldu. Ben ise psikolog olarak yemek yeme alışkanlıkları ve psikolojileri arasındaki bağlantıyı kurmalarına yardımcı olmaya çalıştım.
ZİHİNSEL TUTARLILIK İLKESİ
Nitekim diyete başlayan birçok kişi canları bir şeye sıkıldığında yemeğe sarılıyor, kimi istediği sürede istediği kiloyu veremediği için umutsuzluğa kapılıp diyetten vazgeçiyor ya da motivasyonunu yitirdiği için diyet yapmak her geçen gün daha zor hale geliyor.
Uzman Klinik Psikolog İpek Gökozan diyet yaparken zihinsel tutarlılık ilkesinin sonuç üzerinde belirleyici olduğuna dikkat çekiyor: "Diyet yaparken, beslenme düzeninizi değiştiriyor, fiziksel aktivitelerde bulunuyorsunuz. Yani bedeninizi harekete geçiriyorsunuz. Ancak bir de işin düşünce boyutu var. Siz kurallara uyarken, zihniniz size başka şeyler diyecek. Çünkü düşünceler ve davranış değişikliği her zaman aynı anda olmaz. Bazen düşünce değişikliği davranış değişikliğinden sonra gelir. Bu nedenle siz diyet yaparken zihniniz size kandırmaya çalışacak."
Peki ne yapmalı? Gökozan şöyle yanıt veriyor: "Düşüncelerin daha zor değiştiğini ve bu süreçte sizi zorlayacağını hatırlamalısınız". Siz kararlı durursanız, zihin de bedenin arkasından gelir. Zihin ve düşünceler zor değişiyor. Bunu bilerek zihnimize değişmesi için zaman tanımalıyız. Diyet yaparken zorlanacağımız zamanlar olacağını, değişimin zor bir süreç olduğunu kendimize hatırlatmalıyız. 'Zorsa doğru yoldayız' demeliyiz.
HER KİLOLU OBEZ DEĞİL
Obezite, çağımızım hastalığı olarak tanımlanıyor. Obeziteyle ilgili farkındalık yaratmak için 22 Mayıs'ı Dünya Obezite Günü ilan edildi. Obezite, Dünya Sağlık Örgütü tarafından Sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanıyor.
Çoğumuz kilo fazlalığı ile obeziteyi aynı şey zannediyoruz. Oysa her kilolu obez değil. (*)Türkiye'de her beş kişiden birinin obez, her yüz kişiden 34'ünün ise fazla kilolu. Ancak hastalık boyutunda olan obezler ise toplumun yüzde 5'lik kesimine denk düşüyor.
Yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının yüzde 15 ila yüzde 20'sini, kadınlarda ise yüzde 30'unu yağ dokusu oluşturuyor. Erkeklerde bu oranın yüzde 25'in, kadınlarda ise yüzde 30'un üzerine çıktığında obeziteden söz ediliyor. Obezitenin de başlıca sebepleri beslenme alışkanlıkları ve hareketsizlik. Genetik ve psikolojik faktörler nedeniyle gelişen obezite ise daha ender görülüyor.
(*) 2017 yılı TÜİK verilerinden alınmıştır.
Hiç yorum yok
Yorumlarınızı bekliyoruz