Birçok rahatsızlığın esas sebebi Hatta bir tanımlama yaparsak bugün yeryüzünde bilinen 45 bin hastalığın en az 20 bininde burun tıkanıklığı ...
Birçok rahatsızlığın esas sebebi
Hatta bir tanımlama yaparsak bugün yeryüzünde bilinen 45 bin hastalığın en az 20 bininde burun tıkanıklığı direkt etkilidir ve irtibatlıdır denilse yeridir.
Çünkü burun tıkanıklığının en önemli etkenlerinden birisi alerjik bünye olmaktır. Burun tıkanıklığı bünyedeki alerjiye işaret eder.
Bazen denir ki: “çocukken düşüp de burun eğriliği olmuş”
Hayır çoğunlukla burunlardaki eğrilik ve deviasyonun temel sebebi vücuttaki alerjik yapıdır…
Kişinin çocukluktan beri var olan alerjik yapısı sebebiyle burundan hava alırken, hava iki burun deliğinden dengeli gitmez. Bunun farkında olmak da çok mümkün değildir.
Ama sürekli bir şekilde bir taraftan normal diğer taraftan az hava geçtiğinde normal hava geçen taraftan öteki tarafa doğru nazal duvarda eğim baş gösterir… Bu o kadar sessiz ve ağır oluşur ki bunu ancak çok uzun süre sonra belki yıllar sonra bu durumu enerjinizin düşmeye başladığında nefeslerinizin yetmemeye başladığını hissettiğinizde dikkate alırsınız.
Bu durumu tedavi sonrası burnu açıldığında “şimdi iyi koku almaya başladım” diyen, “beynime kan gelmeye başladığını hissediyorum” diyen, “ciğerlerime hava gelmeye başladı” diyen hastalarımızdan biliyoruz…
Halk arasında burun eğriliği veya kemik eğriliği derler… İşte tıbbın ele aldığı bu kıkırdak eğrilikleri, burun içerisinde eğriliğin boyutuna ve durumuna göre kişinin nefes almasını etkiler. Eğrilik bazen burun tıkanıklığına dahi neden olabilir.
Bu durumu insanımız önceleri pek önemsemez… Ama bu çok önemli bir konudur… Akciğer ve kalp sağlığımız başta olmak üzere, uyku kalitemiz, koku, tat duyularımız ve vücudun genel enerjik durumuna kadar birçok sistemi doğrudan ve dolaylı etkiler…
Konka eğriliği nasıl oluşur?
Bu konka eğriliği travma veya başka dış etken olmadan kendiliğinden nasıl oluşur?
Burnun bir tarafı tıkalı olduğu zaman uzunca yıllar bir tarafından hava basıncı olur diğer taraf tıkalı olduğu için o tarafta olmaz. Bu durumda burnun nazal duvarı alınan hava ile birlikte yıllar içinde alınamayan tarafa doğru itilir… Bir ağacın rüzgâr ala ala yana eğilmesi gibi yani…
Açık olan burun deliğinden alınan hava öteki burun deliğinden yeteri kadar hava alınamadığı ve denge sağlanamadığı için nazal duvarı da hava alınamayan tarafa doğru eğerek burun içinde eğrilik oluşmasını sağlar.
Yani burun içindeki o eğriliğin meydana gelmesinin sebebi yıllar içinde oluşan o basıncın etkisidir, düşme ve çarpmanın değil…
Nazal dediğimiz burun duvarında bir tarafa eğrilik gördüğümüzde burunda deviasyon var diyoruz, hatta ameliyata yöneliyoruz ama o nazal duvarın o hale gelmesinin sebebini genelde hiç irdelemiyoruz.
Burunu bir filtre gibi düşündüğümüzde aslında birçok konu kendiliğinden aydınlanmaktadır.
Bir örnek verelim gözümüzde canlanması için:
Çiftçi harman vakti tarlada harman ediyor. Harman vaktinin tozu toprağı, traktörün hava filtresini etkiliyor. Traktör çok güçlü olmasına rağmen arkasındaki pulluğu çekemiyor, makinenin gücü düşüyor. Onu bilen köylü hemen gidip traktörün hava filtresini temizlediğinde traktörün gücü hemen eski haline geliyor.
Oksijenli oksijensiz solunum
"Solunum sonrasında vücuda giren oksijen yakıcı bir madde olduğu için besinlerin metabolizma sürecinde yakılmasına ve enerji oluşturulmasına yol açar. Bu işlem sürecinde enerji verici besinlerin kimyasal bağlarında depolanmış enerjiyi vücudun hücresinde ATP ye çevirerek karaciğerde depolar. Dolayısıyla yeterli hava alamayan vücut güç elde etmekte zorlanır. Burundan tam nefes alınamadığında kalbe yük biner, karaciğer depoları tam kullanılamaz, metabolik sendromlar başlar, troid hormonları olumsuz etkilenir, vücudun enerji seviyesi düşer.
Oksijenli (aerobik) solunum ile oksijensiz (anaerobik) solunumun vücuda kattığı enerji bir olmaz. Örneğin hücrelerimizdeki enerji üreten fabrikalarımız olan endoplazmik retikuluma enerji üretmesi için 2 ATP’lik bir enerji girdiğinde, eğer bu işlem oksijenli ortamda olursa sonucunda 34 ATP’lik enerji üretilir. Ama oksijensiz ortamda olduğunda 2 ATP’lik maddeden 4 ATP’lik enerji ancak oluşur.
Yani oksijenli ortamda enerji üretimi 16 kat artıyor iken, oksijensiz ortamda ancak 2 kat artış sağlayabiliyor.
Bu durumda da enerji yetersizliği sebebiyle kişiyi yeterli enerji ihtiyacını karşılamak için daha fazla yemeye yönlendirir. Çok gıda alınca da kilo alınmaya sebep olur. Aslında çok yeme sorunu da burun tıkanıklığı giderildiğinde yani vücuda yeterli oksijen sağlandığında ortadan kalkacaktır...
Burun tıkanıklığına akupunktur tedavisi
Bu konuda akupunktur uzmanı, otuz yıllık akupunktur tecrübesi bulunan Dr. İsmail Maraş şunları söylemekte:
“Burun vücudumuzun hava filtresi gibidir. Bir motorda hava filtresi ne kadar önemliyse vücutta burun da o kadar önemlidir. Burun açık olduğunda daha bol nefes alınır. Beyne daha fazla oksijen gider. Beyin ile vücudun diğer organları arasındaki iletişim daha sağlıklı olur. Burun tıkalı olduğunda beyin ile vücudun diğer organları arasında iletişim sağlıksız olmaya başlar. Burun tıkanıklığı tedavi edildiğinde kişi birçok açıdan rahatlamış olur.
Biz otuz yıllık klinik tecrübelerimizde, akupunktur tedavisi olan hastalarımız burundan daha iyi nefes almaya başladıklarını, koku almaya başladıklarını, kendilerini daha dinç hissettiklerini, unutkanlıklarının azaldıklarını vb. bildirmekteler. Zaten akupunktur ve lazer tedavisi beyin oksijenlenmesini arttırarak beynin vücudun tüm organ ve dokularına, doğru komutlar vermesini sağlar.
*Bağışıklık sistemini güçlendirir. *Kronik ve akut sinüzitli tip alerjik vakalar bağışıklık sistemi zayıftır. *Mide ve bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar. *Bağırsaklar sağlıklı çalışırsa, karın içi basınç dengeli olacağından akciğerler üzerine olan basınç azalır. Dolayısıyla burun ve beyin oksijenlenmesi daha rahat gerçekleşir. *Pankreas hormon ve enzimlerini salgılatır. Pankreastan salgılanan insülin hormonu, şekerin hücrelere girmesini sağlayarak kan şekerini düşürür. *Enzimleri salgılatarak mide ve barsak sindirimini kolaylaştırır. *Kabızlık problemlerini ortadan kaldırır. *Vücuttaki iç salgı bezlerini uyararak hormonların dengeli çalışmasını sağlar. *Beyin ve bağırsaklardan serotonin adı verilen hormon salgılatarak kişinin aktif dinamik ve zinde kalmasını sağlar. *Serotonin stresi azalttığından stres ve çaresizlik durumunun oluşturduğu problemler de düzelir. *Beyinden endorfinleri salgılatarak ağrı kesici etkileri ortaya çıkartır. *Karaciğer ve böbrekleri uyararak vücuttaki toksinlerin atılmasını sağlar. *Tansiyonu dengeler. *Kolesterolü düşürerek damar tıkanıklıklarını önler. *Lokal olarak tüm kasların kanlanmasını arttırarak o kaslara oksijen girişini hızlandırır ve kasların koordineli çalışmasını sağlar. *Ayrıca akupunktur bağışıklık sistemini güçlendirdiği için vücudun bakteri ve viral enfeksiyonlarına yakalanmasını önler. *Yakalanma durumlarında direnci arttırarak kolay atlatılmasını sağlar. *İlaçların vücutta oluşturduğu yan etkilerin giderilmesinde oldukça faydalıdır. *Böbrek ve karaciğeri korur. *Özellikle alerjik bünyeli hastalar ne kadar ilaç az kullanırsa ve opere (ameliyat) olmaz ise bağışıklık sistemini ve vücut direncini o kadar korumuş olur. *Akupunktur medikal ve cerrahi yöntemlere göre kronik alerji ve buna bağlı oluşan sinüzit, tedavisinde çok daha etkilidir.
Danışma hattı: 0 216 443 83 84
Hiç yorum yok
Yorumlarınızı bekliyoruz