Toplumda yaygın olarak görülmesine rağmen önemsenmediği için kronikleşen; ellerde titreme, açlık hissi, sinirlilik, unutkanlık, konsantrasyo...
Toplumda yaygın olarak görülmesine rağmen önemsenmediği için kronikleşen; ellerde titreme, açlık hissi, sinirlilik, unutkanlık, konsantrasyon güçlüğü, uykuya eğilim gibi semptomlarla kendini gösteren hipoglisemi hastalığı belirtileri nedeniyle; tansiyon, bunama, kalp ritim bozukluğu, migren, depresyon gibi ciddi hastalıklarla karıştırılabiliyor.
Bu hastalıkların şüphesiyle uzun süreler tedavi gören ancak tedaviye yanıt alamayan hastalarda altta yatan esas nedenin hipoglisemi olduğu örneklerine sıklıkla rastlanıyor. Memorial Şişli Hastanesi Endokrinoloji Bölümü'nden Uz. Dr. Yavuz Yalçın, hipoglisemi hastalığı ve korunma yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Sık düşük yapan annelerde hipoglisemi görülebiliyor
Yıllarca bazı ciddi hastalıkların tedavisini görmüş ancak altta yatan hipoglisemi tablosuna bakılmadığı için tedavi edilememiş hasta grupları görülmektedir. Bu hastalar mutlaka hipoglisemi açısından taranmalıdır. Özellikle yaşlı hastalarda hipoglisemiye dikkat edilmelidir.
Hipoglisemi ile karıştırılan hastalıklar şöyle sıralanmaktadır:
Şeker düşmesi beyni vuruyor
Hipoglisemi beyin fonksiyonlarını düşüren bir travmadır. Kandaki şeker 70 mg/dl seviyelerine geldiğinde hastalarda ellerde titreme, soğuk terleme, açlık hissi, sinirlilik, huzursuzluk, gerginlik gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır. Şeker 50 mg/dl seviyesine ulaştığında ise bu belirtiler çok daha belirginleşir ve baş ağrısı, baş dönmesi, görme bozukluğu, unutkanlık, konsantrasyon güçlüğü, uykuya eğilim, kasılmalar ve komaya varan bulgular eşlik etmektedir. Vücudun en önemli glikoz tüketicisi olan beyin, fonksiyonlarını yerine getirirken sürekli enerji harcar. Bu enerjiyi de şekerden elde eder. Vücutta şekerin düşmesi tek enerji kaynağı şeker olan beyinde alarm durumu yaratmaktadır. Bu alarmlar acıkma hissi olarak algılanır. Özellikle tatlı besinlere ilgi artar. Tatlı tüketildiğinde kan şekeri düzene girer.
Eğer beynin uyarıları dikkate alınmazsa kanda şeker gittikçe düşer ve beyin fonksiyonlarında bozulmalar ortaya çıkar. Diyabet hastalarında da şeker düşmesi sıklıkla görülmektedir. Diyabet hastalarının kullandığı ilaçların zaman içerisinde dozunun fazla gelmesi, gıdaların az tüketilmesi ve atlanan öğünler sonucunda bu hastalarda şeker düşüklüğü yaşanmaktadır. Diyabetik anneden doğan çocuklarda da yaygın olarak hipoglisemi görülmektedir. Bu bebeklerde doğdukları andan itibaren şeker düşüklüğü eğilimi gözlemlenir.
Aşırı alkol tüketimi şekeri aniden düşürüyor
Hipoglisemi, açlıkta görülen açlık hipoglisemisi ve yemek sonrası görülen reaktif hipoglisemi olarak iki şekilde meydana gelmektedir.
Açlık hipoglisemisinin nedenleri şöyle sıralanmaktadır:
Reaktif hipoglisemi;
Evdeki şeker ölçüm cihazlarına dikkat
Şeker ölçüm cihazları her zaman doğru ölçüm vermeyebilir. Laboratuvar ortamında ölçülen testlerin doğruluk payı çok yüksektir ancak glukometri denilen evlerde kullanılan parmaktan şeker ölçümü yapan cihazlar her zaman doğru ölçmeyebilir. Bu makinelerin mutlaka belli sürelerde kontrolü ve kalibrasyonu gerekmektedir.
Tedavide ilk adım sağlıklı beslenme
Hipoglisemi tedavisinde ilk adım sağlıklı beslenme önerileridir. Sağlıklı beslenme düzenine geçildiğinde hasta belirtilerden hala şikayetçi olmaya devam ediyorsa medikal tedaviye geçilmektedir.
Bu nedenle;
Bu hastalıkların şüphesiyle uzun süreler tedavi gören ancak tedaviye yanıt alamayan hastalarda altta yatan esas nedenin hipoglisemi olduğu örneklerine sıklıkla rastlanıyor. Memorial Şişli Hastanesi Endokrinoloji Bölümü'nden Uz. Dr. Yavuz Yalçın, hipoglisemi hastalığı ve korunma yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Sık düşük yapan annelerde hipoglisemi görülebiliyor
Yıllarca bazı ciddi hastalıkların tedavisini görmüş ancak altta yatan hipoglisemi tablosuna bakılmadığı için tedavi edilememiş hasta grupları görülmektedir. Bu hastalar mutlaka hipoglisemi açısından taranmalıdır. Özellikle yaşlı hastalarda hipoglisemiye dikkat edilmelidir.
Hipoglisemi ile karıştırılan hastalıklar şöyle sıralanmaktadır:
- Panik atak ve depresyon tanısıyla izlenen hastalarda altta yatan esas nedenin hipoglisemi olduğu örnekler görülebilmektedir.
- Tedaviye dirençli kalp ritim problemlerinin altından hipoglisemi çıkabilmektedir.
- Migren tanısı almış ancak tedavi ile çözüm bulamamış hastalarda hipoglisemi çıkabilmektedir.
- Sık düşük yapan annelerde hipoglisemi görülebilmektedir.
- Besin alerjisi olan hastaların bir kısmında hipoglisemiye rastlanmaktadır.
- Halk arasında bunama olarak adlandırılan demansta şeker düşmesi görülebilmektedir. Hipoglisemi demansın ilerleyişini de hızlandırır.
- Şeker düşüklüğü olan hipoglisemi hastalarında yüksek tansiyon daha sık görülmektedir.
- Yüksek lifli glisemik indeksi düşük gıdalar tüketilmeli,
- Öğün atlanmamalı, uzun süreler aç kalınmamalı,
- Şeker ve karbonhidrattan uzak sınırlı porsiyonlar hazırlanmalı,
- Yağsız kırmızı ve beyaz et tüketilmeli,
- Ara öğünlerde tam tahıllı galetalar, süt ürünleri, badem, ceviz, fındık gibi besinler tüketilmeli
- Gazlı içecekler ve evde sıkılmış taze meyve suları dahil tüm meyve suları beslenme programından çıkarılmalıdır.
Şeker düşmesi beyni vuruyor
Hipoglisemi beyin fonksiyonlarını düşüren bir travmadır. Kandaki şeker 70 mg/dl seviyelerine geldiğinde hastalarda ellerde titreme, soğuk terleme, açlık hissi, sinirlilik, huzursuzluk, gerginlik gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır. Şeker 50 mg/dl seviyesine ulaştığında ise bu belirtiler çok daha belirginleşir ve baş ağrısı, baş dönmesi, görme bozukluğu, unutkanlık, konsantrasyon güçlüğü, uykuya eğilim, kasılmalar ve komaya varan bulgular eşlik etmektedir. Vücudun en önemli glikoz tüketicisi olan beyin, fonksiyonlarını yerine getirirken sürekli enerji harcar. Bu enerjiyi de şekerden elde eder. Vücutta şekerin düşmesi tek enerji kaynağı şeker olan beyinde alarm durumu yaratmaktadır. Bu alarmlar acıkma hissi olarak algılanır. Özellikle tatlı besinlere ilgi artar. Tatlı tüketildiğinde kan şekeri düzene girer.
Eğer beynin uyarıları dikkate alınmazsa kanda şeker gittikçe düşer ve beyin fonksiyonlarında bozulmalar ortaya çıkar. Diyabet hastalarında da şeker düşmesi sıklıkla görülmektedir. Diyabet hastalarının kullandığı ilaçların zaman içerisinde dozunun fazla gelmesi, gıdaların az tüketilmesi ve atlanan öğünler sonucunda bu hastalarda şeker düşüklüğü yaşanmaktadır. Diyabetik anneden doğan çocuklarda da yaygın olarak hipoglisemi görülmektedir. Bu bebeklerde doğdukları andan itibaren şeker düşüklüğü eğilimi gözlemlenir.
Aşırı alkol tüketimi şekeri aniden düşürüyor
Hipoglisemi, açlıkta görülen açlık hipoglisemisi ve yemek sonrası görülen reaktif hipoglisemi olarak iki şekilde meydana gelmektedir.
Açlık hipoglisemisinin nedenleri şöyle sıralanmaktadır:
- İnsülinoma denilen pankreasın insülin üreten tümörleri
- Karbonhidrat metabolizmasındaki enzim eksiklikleri
- Şekeri düşürücü etkisi olan insülin türü ilaçların alımı
- Bağışıklık sisteminde insüline karşı oluşan antikorlar
- Tiroit, kortizol, glukagon ya da büyüme hormonu eksiklikleri
- Kalp, karaciğer ve böbrekle ilgili ciddi hastalıklar
- Aşırı alkol tüketimi (Özellikle aç karınla tüketilen alkolün şekeri hızla düşürücü etkisi vardır.)
Reaktif hipoglisemi;
- Geçirilmiş mide ve bağırsak cerrahileri sonucu olabilir.
- Bazı metabolik hastalıklar sonucu oluşabilir.
- Bazense bilinmeyen sebeplerle reaktif hipoglisemi görülebilir.
- Reaktif hipoglisemi aynı zamanda erken dönem şeker hastalığının belirtisi de olabilir.
Evdeki şeker ölçüm cihazlarına dikkat
Şeker ölçüm cihazları her zaman doğru ölçüm vermeyebilir. Laboratuvar ortamında ölçülen testlerin doğruluk payı çok yüksektir ancak glukometri denilen evlerde kullanılan parmaktan şeker ölçümü yapan cihazlar her zaman doğru ölçmeyebilir. Bu makinelerin mutlaka belli sürelerde kontrolü ve kalibrasyonu gerekmektedir.
Tedavide ilk adım sağlıklı beslenme
Hipoglisemi tedavisinde ilk adım sağlıklı beslenme önerileridir. Sağlıklı beslenme düzenine geçildiğinde hasta belirtilerden hala şikayetçi olmaya devam ediyorsa medikal tedaviye geçilmektedir.
Bu nedenle;
- Yüksek lifli glisemik indeksi düşük gıdalar tüketilmeli,
- Öğün atlanmamalı, uzun süreler aç kalınmamalı,
- Şeker ve karbonhidrattan uzak sınırlı porsiyonlar hazırlanmalı,
- Yağsız kırmızı ve beyaz et tüketilmeli,
- Ara öğünlerde tam tahıllı galetalar, süt ürünleri, badem, ceviz, fındık gibi besinler tüketilmeli
- Gazlı içecekler ve evde sıkılmış taze meyve suları dahil tüm meyve suları beslenme programından çıkarılmalıdır.
Hiç yorum yok
Yorumlarınızı bekliyoruz