Akciğerlere pıhtı atma riski taşıyan "Derin Ven Trombozu" tehlikeli sonuçlara neden olabiliyor. Kısaca DVT olarak bilinen &q...
Akciğerlere pıhtı atma riski taşıyan "Derin Ven Trombozu" tehlikeli sonuçlara neden olabiliyor.
Kısaca DVT olarak bilinen "Derin Ven Trombozu" vücuttaki derin bir vende oluşan kan pıhtısı olarak adlandırılıyor. Derin ven trombozu sıklıkla bacak toplardamarlarında görülüyor. Bununla birlikte karın içi toplardamarlarda ve gövdenin altı ile bacakların kirli kanını kalbe taşıyan ana toplardamarda da görülebiliyor.
DVT'nin acil şekilde tedavi edilmesi gereken bir toplardamar hastalığı olduğunu belirten Acıbadem Fulya Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Cem Arıtürk konuyla ilgili olarak, "Derin Ven Trombozu, akciğere pıhtı atması (pulmoner emboli) riski nedeni ile tehlikeli olabilmektedir. Bu hastalarda akciğer damarlarının pıhtı ile tıkanması ciddi şikayetlerle seyreden ve acil tedavi gerektiren bir durumdur.
Bununla birlikte bacakta ani başlangıçlı şişlik, ödem, ağrı, kızarıklık, gibi şikayetler görülür. Hareketsiz, spor yapmayan ve şişman kişilerde risk daha fazladır. Uzun süre hareketsiz kalanlarda (pilot, hostes …) ve kanama pıhtılaşma bozukluğu olan hastalarda da daha sık görülür. Kadınlarda gebelik dönemleri ve doğum kontrol hapı kullanımı da riskler arasında yer alır. Uzun süre hareketsiz kalınması bacak kaslarının hareketsizliğinden dolayı bacak toplardamarlarında kanın birikimi ile sonuçlanır. Bu göllenme, bacak damarlarında pıhtılaşma riskini arttıran en önemli sebeplerdendir.
Derin Ven Trombozunda tanı renkli doppler ultrasonografi ile konur. İlaçlı tomografi gereken durumlar olabilir. Yine gerekli durumlarda hem ileri tanı hem de tedavi amacı ile anjiografi kullanılabilir" dedi.
Hastalığın pek çok farklı tedavi yöntemi olduğunu belirten Dr. Cem Arıtürk sözlerine şöyle devam etti: "Trombozun hangi seviyede olduğu, hastanın yaşı, şikayetlerin boyutu, pulmoner emboli olup olmaması tedavi metodunun belirlenmesinde önemli faktörlerdir. İlaç tedavisi ve yakın takip yöntemlerden biridir. Uygun hastalarda anjiografik yöntemlerle damar içindeki pıhtının temizlenmesi de mümkün olabilmektedir. Bununla birlikte bazı hastalarda da tıkalı damar içine pıhtı eritici ilaçlar verilebilmektedir.
Derin Ven Trombozunda pıhtı temizleme lokal anestesi altında uygulanan bir yöntemdir. Diz arkasındaki toplardamarlar aracılığı ile uygulanan bu yöntemde özel kataterler kullanılır. Bu özel ekipman aracılığı ile damar içine ilaç vererek veya vermeden, pıhtıların vücut dışına atılması sağlanır. Yaklaşık 1 - 1,5 saat süren bu girişimlerden sonra gözle görülür bir iyileşme ve şikayetlerde gerileme olur."
Kısaca DVT olarak bilinen "Derin Ven Trombozu" vücuttaki derin bir vende oluşan kan pıhtısı olarak adlandırılıyor. Derin ven trombozu sıklıkla bacak toplardamarlarında görülüyor. Bununla birlikte karın içi toplardamarlarda ve gövdenin altı ile bacakların kirli kanını kalbe taşıyan ana toplardamarda da görülebiliyor.
DVT'nin acil şekilde tedavi edilmesi gereken bir toplardamar hastalığı olduğunu belirten Acıbadem Fulya Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Cem Arıtürk konuyla ilgili olarak, "Derin Ven Trombozu, akciğere pıhtı atması (pulmoner emboli) riski nedeni ile tehlikeli olabilmektedir. Bu hastalarda akciğer damarlarının pıhtı ile tıkanması ciddi şikayetlerle seyreden ve acil tedavi gerektiren bir durumdur.
Bununla birlikte bacakta ani başlangıçlı şişlik, ödem, ağrı, kızarıklık, gibi şikayetler görülür. Hareketsiz, spor yapmayan ve şişman kişilerde risk daha fazladır. Uzun süre hareketsiz kalanlarda (pilot, hostes …) ve kanama pıhtılaşma bozukluğu olan hastalarda da daha sık görülür. Kadınlarda gebelik dönemleri ve doğum kontrol hapı kullanımı da riskler arasında yer alır. Uzun süre hareketsiz kalınması bacak kaslarının hareketsizliğinden dolayı bacak toplardamarlarında kanın birikimi ile sonuçlanır. Bu göllenme, bacak damarlarında pıhtılaşma riskini arttıran en önemli sebeplerdendir.
Derin Ven Trombozunda tanı renkli doppler ultrasonografi ile konur. İlaçlı tomografi gereken durumlar olabilir. Yine gerekli durumlarda hem ileri tanı hem de tedavi amacı ile anjiografi kullanılabilir" dedi.
Hastalığın pek çok farklı tedavi yöntemi olduğunu belirten Dr. Cem Arıtürk sözlerine şöyle devam etti: "Trombozun hangi seviyede olduğu, hastanın yaşı, şikayetlerin boyutu, pulmoner emboli olup olmaması tedavi metodunun belirlenmesinde önemli faktörlerdir. İlaç tedavisi ve yakın takip yöntemlerden biridir. Uygun hastalarda anjiografik yöntemlerle damar içindeki pıhtının temizlenmesi de mümkün olabilmektedir. Bununla birlikte bazı hastalarda da tıkalı damar içine pıhtı eritici ilaçlar verilebilmektedir.
Derin Ven Trombozunda pıhtı temizleme lokal anestesi altında uygulanan bir yöntemdir. Diz arkasındaki toplardamarlar aracılığı ile uygulanan bu yöntemde özel kataterler kullanılır. Bu özel ekipman aracılığı ile damar içine ilaç vererek veya vermeden, pıhtıların vücut dışına atılması sağlanır. Yaklaşık 1 - 1,5 saat süren bu girişimlerden sonra gözle görülür bir iyileşme ve şikayetlerde gerileme olur."
Hiç yorum yok
Yorumlarınızı bekliyoruz