Çoğu zaman 'annelik hüznü' ile karıştırılarak tedavisi geciktirilebilen doğum sonrası depresyon, yeni doğum yapmış annelerin yüzde 1...
Fiziksel ve duygusal olarak değişikliklere yol açıyor, tedavisiz kaldığında hem annenin hem bebeğin yaşam kalitesini belirgin şekilde bozuyor, kronikleşebiliyor ve anne-bebek ilişkisini olumsuz etkileyerek uzun dönemde bebeğin de psikososyal gelişimini olumsuz etkiliyor. Üstelik sanılanın aksine 'lohusalık dönemi' ile sınırlı değil.
Doğum sonrası depresyonun annelik hüznü ile karıştırılmamasının çok önemli olduğunu vurgulayan Acıbadem Bakırköy Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Gökşen Yüksel Yalçın "Annelik hüznü doğumdan sonra başlar, duygusallıkta artış ve hassaslaşma gibi, depresyona göre hafif şikayetler vardır ve en geç 2-3 haftada ortadan kalkar. Sıklıkla tedaviye ihtiyaç duyulmaz. Ancak bu belirtiler ağır bir depresyonun öncül belirtileri de olabileceği için dikkatli olunmalıdır" diyor. Doğum sonrası depresyonun ise psikiyatrik bir hastalık olduğunu, yaklaşık 3 hafta içinde şikayetler ortadan kalkmazsa mutlaka tedavi gerektirdiğini vurgulayan Dr. Gökşen Yüksel Yalçın, doğum sonrası depresyonda en sık görülen 6 belirtiyi anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
İlgi istek kaybı
Yeni anne daha önce keyif aldığı hiçbir şeyden keyif alamaz hale gelir. Sosyalleşmekten, yakınları ve sevdikleri ile görüşmekten kaçınır. İçinden bir şey yapmak gelmez. Mutsuzluk hali içinde yeni doğan bebeği ile yeterli oranda yakınlaşamaz ve kaliteli zaman geçiremez.
Yetersizlik ve suçluluk duyguları
İçinde bulunduğu tablo nedeni ile bebeği ile yeterli derecede ilgilenemeyen annede belirgin suçluluk duyguları ile yetersiz bir anne olduğuna, ilerleyen dönemde de bebeğe iyi bakamayacağına dair hatalı algı gelişebilir. Bu düşünceler anneyi hem daha mutsuz yapar hem de sosyal ilişkilerinde belirgin bozulmaları beraberinde getirir.
Özbakımda azalma
Depresif tablo içinde olan annede özbakım belirgin azalır ve çoğu zaman gün boyunca saçını dahi taramaz, dişini fırçalamaz, duş almaz. Çevresinden gelen tepkiler ile geçici olarak toparlansa da özbakımdaki azalma tekrar dikkat çekici hale gelir.
Yoğun ağlamalar
Her ne kadar "Annelik Hüznü"nde de ağlamalar görülse de "Doğum Sonrası Depresyon"daki ağlamalar daha yoğundur ve hem hasta hem de çevresi tarafından dikkat çekicidir. Hasta bu ağlamalarla başedemez. Durumsal olmaktan çıkıp herşeye ağlama şekline dönüşebilir.
Uyku ve iştahta bozulma
Yenidoğan bebekle birlikte annenin uykusunun bozulması beklenir ancak "Doğum Sonrası Depresyon"da anne ya uyumak istese de uyuyamaz ya da annede aşırı uykululuk hali vardır. Yataktan çıkmakta belirgin zorlanabilir. Yine iştah açısından bakıldığında iştah kaybı olabildiği gibi bu dönemde olan aşırı yemek yeme hali de dikkat çekicidir.
Ölüm düşünceleri
Psikiyatri Uzmanı Dr. Gökşen Yüksel Yalçın "Doğum Sonrası Depresyon"da en çok korkulan annede gelişebilecek kendisine veya bebeğine dair ölüm düşünceleridir. Bu düşüncelerin varlığı, plana ve hatta eyleme dökülmesi kişide acil psikiyatrik başvuru ve tedavi gerektirir" diyor.
Bu hurafeler sorunu büyütüyor!
Lohusalık dönemi ile sınırlı! YANLIŞ : Doğum sonrası depresyon, sanılanın aksine 'lohusalık dönemi' ile sınırlı değil. Bu yanlış inanış hastalığın tedavisini geciktiriyor.
Tedaviye gerek yok! YANLIŞ : Doğum sonrası depresyonun psikiyatrik tedavi olmaksızın kendiliğinden geçeceğine dair olan yanlış inanış da sürecin uzamasına ve tedavinin hem daha geç hem daha zor olmasına yol açıyor.
Emzirirken ilaç kullanılamaz! YANLIŞ : Emzirme sürecinde psikiyatrik ilaç kullanılamayacağı şeklindeki hatalı inanış da yine yeni annelerin yaşam kalitesini bozmakla kalmıyor, bebeğin de anne ile olan ilişkilerini tamiri zor şekilde zedeleyebiliyor. Bu süreçte psikiyatrik destek almanın şart olduğunu vurgulayan Dr. Gökşen Yüksel Yalçın, annelere emzirme sürecine zarar vermeyen, bebeği de dikkate alan bir tedavi süreci uyguladıklarını, ilaç ve ilacın dozuna karar verirken kişiye özel değişkenlerin de dikkate alındığını söylüyor.
Doğum sonrası depresyonun 10 nedeni!
- Erken veya ileri yaştaki evlilikler, istenmeden yapılan evlilikler
- İstemeden/plansız gebelik
- Cinsel travma öyküsü
- Anne adayında diyabet, hipertansiyon, nörolojik hastalıklar, ortopedik sorunlar vb.
- Önceki gebeliklerde düşük veya anne karnında bebeğin ölmesi
- Erken doğum, travmatik doğum öyküsü, bebekte gelişim kusurunun olması
- Bebekte doğum sonrası yoğun bakım ihtiyacının olması, her türlü bebek kayıpları
- Düşük sosyoekonomik koşullar
- Yeterli sosyal desteğin olmaması
- Birinci derece akrabalarda gebelik ve doğum sonrası psikiyatrik bir öykü varlığı
✎ Mutfağınızın olmazsa olmazı her ürün Karaca’da!
Hiç yorum yok
Yorumlarınızı bekliyoruz