Mesleksel aşırı yorgunluk, uzun zaman ayakta kalma, fiziksel ve mental gereksinimlerin yoğunluğu, çevresel stres, erken doğum ve suların...
Türkiye’de giderek artan çalışan kadın nüfusu nedeniyle gebelerin yarısının çalışarak gebeliklerini geçirdiğini söyleyen İstanbul Medipol Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Sema Ovalı, komplikasyon yoksa, gebelerin çoğu doğum eyleminin başlamasına kadar çalışabileceğini belirtti. Ovalı, “Ancak bazı iş tiplerinde gebelik komplikasyonlarının görülme sıklığı artabilir. Özellikle fiziksel güç isteyen işlerde çalışanlarda erken doğum, büyüme geriliği, hipertansiyon gibi durumların yüzde 20-60 oranında arttığı gösterilmiştir” dedi.
Gebelerin ciddi fiziksel zorluklara maruz kalabilecekleri mesleklerden kaçınmaları gerektiğini dile getiren Ovalı, “Gebelere yeterli dinlenme süreleri sağlanmalıdır. Önceki gebeliklerinde prematüre doğum yapan kadınların olabildiğince fiziksel stresten kaçınmaları yerinde olur” diye konuştu.
Egzersiz Kısıtlaması Yok
Gebeler için egzersiz kısıtlamasına gerek olmadığına değinen Ovalı, şöyle devam etti:
“Ancak aşırı yorgunluk ve kendine veya bebeğe zarar verecek risklerden kaçınmak gerekir. Hareketsiz bir yaşam, gebeliğe bağlı hipertansiyon, erken doğum riski, plasenta previa, çoğul gebelikler, ileri kalp ve damar hastalığı olanlar, kanamalı gebeler, rahim ağzı yetersizliği nedeniyle serklajı olan gebelere tavsiye edilir ve bu kişiler kesinlikle egzersiz yapmamalıdır. Ağır kansızlık, kalpte aritmi, kronik bronşit, kötü kontrollü diyabet, aşırı kilolu veya zayıf gebeler, kötü kontrollü hipertansiyon, hipertiroidi, ortopedik sorunlar, epilepsi ve aşırı sigara kullanımı da egzersize sakınca oluşturabilir.”
Deniz Ürünü Tüketmek Yararlı
Yapılan bir çalışmada haftada 340 gramdan fazla deniz ürünü tüketimimin gebelik sonuçları üzerine yararlı etkileri gösterildiğini ifade eden Ovalı, “Ancak, neredeyse tüm balıklar eşit miktarda da olsa cıva içerdiği için gebe ve emziren kadınların özellikle de kılıç balığı, uskumru, ton balığı ve orkinozdan derin deniz balıklarından kaçınmaları gerekmektedir.”
Bunlara Dikkat!
Yolculuk: Otomobil yolculuğunda emniyet kemeri karın altından ve üst kalçayı çaprazlayacak şekilde yerleştirilmeli ve rahat olmalıdır. Omuz bölümü göğüslerin arasına gelmelidir.
Uçak yolculuğu: Sağlıklı gebelerde 36’ncı gebelik haftasına kadar herhangi bir zararlı etkisi yoktur. Yolculuk esnasında saatte bir yürüyüş, rahatlatıcı hareketler yapılmalıdır.
Cinsel ilişki: Sağlıklı gebelerde zararsızdır. Düşük ve erken doğum riski olduğunda cinsel ilişkiden kaçınılmalıdır.
Diş bakımı: Gebelik öncesi diş muayenesi mutlaka yapılmalı ve iyi bir diş hijyeni konusunda gebe teşvik edilmelidir. Kötü ağız sağlığı, erken doğumdan sorumlu olabilir. Gebelikte diş röntgenleri de dahil tüm diş tedavileri bir engel yoktur.
Aşılanma: Difteri, tetanoz gibi aşıların gebelik sırasında yapılmasında sakınca yoktur ve özellikle de aşılanmalıdır. Grip aşısı, grip mevsimi süresince gebe olabilecek tüm kadınlara yapılmalıdır. Gebeliğinde aşılanan kadınların çocuklarının ilk 6 ay içinde grip ve solunum yolu hastalığı riskinde yüzde 63 azalma tespit edilmiştir. Diğer bütün aşılar uygun endikasyon olduğunda yarar zarar oranları değerlendirilerek doktor tavsiyesine göre yapılabilir.
Kafein: Aşırı kafein tüketimi plasenta kan akımını azalttığı için bebeğin düşük doğum ağırlıklı olarak doğma riski artar. ABD Diyetisyenler Birliği, gebelik boyunca kafein alımını günlük 500 mg’dan az olacak şekilde sınırlandırmıştır (2 fincan kahve).
Bulantı ve kusma: Gebeliğin başlangıcı ile 14-16’ncı haftalara kadar devam eder. Bazı kişilerde kanser kemoterapisi gören hastalarınkine benzer karakter ve yoğunlukta olduğu şeklinde tanımlanır. Tedavi ile nadiren tam olarak iyileşir, genellikle rahatsızlık hissi biraz azaltılabilir. Sık aralıklarla az yeme, doyunca yemeği bırakma önemlidir. Zencefil ve B6 vitamini içeren bira mayası ve mayalı ekmek, tedaviye destek amacıyla kullanılabilir. Aşırı durumlarda hastanede tedavi edilmesi gerekebilir.
Sırt ağrısı: Belli dereceye kadar gebelerin yüzde 70’inde vardır. Aşırı gerilme veya yorgunluk, aşırı eğilme, ağır kaldırma veya yürüme sonrası hafif derecede ağrılar olabilir. Kilolu olmak da bel ağrılarını artırır. Ağrılı kadınların yerden bir şey alırken eğilmeden çömelerek alması, otururken sırtlarını bir yastık ile desteklemeleri, yüksek topuklu ayakkabılardan kaçınmaları ağrıları azaltabilir. Şiddetli ağrı durumlarında, kuyruk sokumu ve kalçaya vuran ağrılarda mutlaka ortopedik muayene yapılmalıdır.
Varisler: Genellikle yapısal yatkınlığa bağlı olarak gelişir. Uzun süre ayakta durma, gebelik, aşırı kilo ve ilerleyen yaşla birlikte artar. Bacakların yükseltilmesi, elastik çorapların kullanılması ilk aşamada yapılacak tedavilerdir. İleri durumlarda ilaç tedavisi veya nadiren cerrahi müdahale gerekebilir.
Hemoroidler: Makattaki venlerin varisleridir. Lokal ilaç tedavileri, sıcak uygulamalar ve dışkı yumuşatıcı ilaçlar ile tedavi edilirler. Hemoroidlerdeki ağrılı ve iltihaplı kan pıhtılaşmalarında cerrahi tedavi yapılabilir.
Mide yanması: Yemek borusuna mide içeriğinin geçmesi sonucu oluşur. Az ve sık yeme, eğilme ve düz yatmaktan kaçınma ile hafifletilebilir. Gerekli durumlarda ilaç tedavisi yapılabilir.
Aşırı tükrük salgısı: Bazı gebelerde ortaya çıkar. Nişastalı besinler tükrük salgısını artırabilir. Sık tükürme gereksinimi oluşan bazı gebelerde havuç, salatalık, naneli veya zencefilli pastiller faydalı olabilir.
Uykusuzluk ve yorgunluk: Gebeliğin erken dönemlerinde birçok kadın yorgunluk ve uykusuzluk çeker. Progesteronun uyku getirici etkisi vardır ama REM uykusu denilen kaliteli uyku dönemi azalır ve dinlenmemiş şekilde kalkar. Buna bağlı olarak sabah rahatsızlıkları ortaya çıkar. Gün boyunca kısa uykular ve yatarken hafif rahatlatıcı ilaçlar faydalı olabilir.
Akıntı: Gebelikte artan östrojene bağlı olarak rahim ağzı ve vajen salgısının artması sonucu oluşur. Aşırı miktarda, kokulu ve renkli olanlar enfeksiyona bağlı olabilir ve tedavi edilmelidir.
Kordon kanı bankacılığı: Çocuklarda ve erişkinlerde kan kanserleri ve bazı genetik hastalıkları tedavi etmek için göbek kordonundan elde edilen kanın transplantasyonu yapılabilmektedir. İki çeşit kordon kanı bankası bulunur.
Genel bankalar, kan ürünleri bağışına benzer şekilde, akraba ya da akraba olmayan alıcıların kullanımı için bağış yaparlar. Özel bankalar ise, gelecekte kişinin kendi ihtiyacı olabileceğini düşünerek kök hücre depolanması yapılması için kurulmuştur ve bu bankalar ilk uygulama ile yıllık depolama için ücret alırlar.
Ancak, alıcıda bilinen bir endikasyon olmadan saklanmış kordon kanı kullanılarak çok az transplantasyon yapılmıştır ve kordon kanının verici çiftin çocuğunda veya bir aile üyesinde kullanılma olasılığının çok düşük olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle gebeler, kordon kanının bankada saklanması konusunda yeterince bilgi sahibi olduktan sonra karar vermelidirler.
Hiç yorum yok
Yorumlarınızı bekliyoruz